GFTVBlog
İlhamını Doğadan Alan Sanat: Art Nouveau
İlhamını Doğadan Alan Sanat: Art Nouveau
19.yüzyılın eklektisizm (seçmecilik) ve endüstrinin sanatı öldüren monotonluğuna karşı tepki olarak ortaya çıkan Art Nouveau’nun günümüze taşınmasında mimari alandaki etkisi büyük olsa da, grafik tasarım, kitap resmi, resim, iç mimarlık ve mobilya alanlarında da etkisini gösterir.
Temel İngiltere’de atılmış Art Nouveau Sanat Akımı, dekoratif bir üslubu yansıtmaktadır. Tasarım devrimi olarak nitelendirilen Art Nouveau, farklı ülkelerde özgün bir karakter göstermiş, her ülkede farklı adlandırılmıştır. Temelinde karşı çıkmak olan akım, değişimi amaç edinen bir olgudan ortaya çıkmıştır.
Art Nouveau, modern bir stile sahip olmasına rağmen, ilhamını geçmiş dönemlerin sanat anlayışlarından alır. Avrupa’da ve ABD’de Ortaçağ dönemine duyulan ilgi, akımın ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Ortaçağın etkisinde, farklı biçimler yaratarak, doğa gözlemlenmiş ve Art Nouveau sanat akımı altında eserler yaratılmıştır. Akımın temelinde eski dönemlere ait, simge ve romantizm temalı uzantılara, Barok sanatının taşkınlığına ve biçimine rastlanır. Uzakdoğu sanatından da etkilenen Art Nouveau, Japon estamplarının motiflerine dikkat kesilmiş, birçok sanatçı için ilham kaynağı olmuş ve kendisinden sonraki birçok çağdaş sanat akımına önderlik etmiştir.
Yeni Bir Akım, Yeni Bir Sanat
Batı Avrupa ve Amerika’da bir rüyayı anlatıyormuşcasına ilhamını doğadan alan figürleriyle etkili olmuştur. Tasarımında egzotik çiçekler, sarmaşıklar, kıvrılan dallar, böcekler, tavuskuşu gibi gösterişli hayvanları ve natürel figürleri kullanılmış olması akımı farklı kılmıştır.
1896-1900 yılları arasında, başka stillerin yansımalarının görüldüğü dönemde Neo Barok motifler ve bitkisel bezemeler ön planda tutularak, bitki örtüsü gözde bir tema haline getirilmiş, insan biçimiyle çiçek motifi birleştirilmiştir. Bitkisel motifler, kadın figürleri, kıvrılan bükülen çizgiler akımın etkilediği her alanda kullanıldı. Bitkileri ve hayvanları düzenli kompozisyonlarda statik bir formda kullanılarak, eskilerin aksine doğanın dinamik kuvvetleri dile getirilmeye çalışılmıştır.
Art Nuoveau sanat akımı, Endüstri Devrimi sonrasında sanayileşme yüzünden sanatın değer kaybedişi inancı sonucunda doğmuştur. El sanatlarına dayalı bir sanat akımı olan Art Nouveau, “Herkes için sanat, her şeyde sanat” anlayışı yaygınlık ve demokratik bir içerik kazanmıştır. Akımın etkisindeki sanatçılar yaratıcılıklarını büyük bir ölçüde geliştirmiştir. Akım, güzelliğin, zarafetin, özgürlüğün ve demokratik paylaşımın simgesidir.
Art Nouveau akımının en önemli mimarı İspanya’nın Katalan mimarı Antoni Gaudi’dir. Gaudi, insanların gündelik yaşamındaki sorunları sert köşeli yapılarla bağdaştırmış ve insanların mutsuzluğunu bu sivriliklerle bağlaştırmıştır. Barok tarzında olmayan ancak yumuşatılmış, yuvarlanmış, keskin hatları giderilmiş, kıvrımlı mimari eserler vermiştir.Antoni Gaudi, renkli yüzeyler, organik motifler, dekorasyon ve dalgalı formlarla eserlerini yaratmıştır. Gotik ve Katalan mimarisinin sentezi olarak nitelendirilen yapıtlarda süsleme öğeleri bükük, kıvrık çizgili hacimler olmuştur. Yaşadığı geçiş aşamasında dekoratif süsler sadeleşmiş, çizgiler stilize edilmiş, eğri çizgiler küp ve çokgenler oluşturmaya başlamıştır. Uygulamada eğriler, geometrik figürler, yoğun dekor, sistematik sadelik, fantezi-fonksiyon paralellikleri yaratmıştır.
Art Nouveau, zarif dekoratif süslemelerin ön plana çıktığı, kıvrımların ve bitkisel desenlerin sıklıkla kullanıldığı bir sanat akımıdır. Orta Çağ’ın gotik sanatını savunan İngiliz estetikçi ve tarihçi John Ruskin’den etkilenen, Praeraphaelit grubu üyesi sosyalist fikirlere sahip William Morris, mutluluğun el emeğiyle elde edilebileceği, işçi kesiminin yaşama sevincine bu tür çalışmalar ile ulaşabileceği inancında, insan ile maddenin arasına giren makinenin, dolayısıyla endüstriyel gelişimin güzelliği yok ettiği görüşündeydi. Yalnız insan elinin maddeye can verebileceği, Orta Çağ sanatçılarının eserlerinin mükemmelliğinden aldıkları zevkle özgür ve mutlu olduklarını savunuyordu. Tamamen yeni bir tarz yaratmayı amaçlayan bu sanatçılar, sanatı günlük yaşamın bir parçası haline getirmeyi amaçlamışlar.
Sanat, Tasarım ve Zanaat
Art Nouveau sanat akımı, eksi ile yeni tarz arasında bir köprü oluşturmaktadır. Temeli, yeni saf niteliği ile ölmek üzere olan eskinin deneyimi ile bir sentez oluşturmasıdır. Art Nouveau Sanat Akımından sonra gelen sanatçılar, bu hareketin üslubundan daha çok malzemeleri, değerleri ele alışı ve yöntemlerini kendilerine uyarlamışlardır.
Sanayileşme ve ideoloji dönemi sanatının doğuşuna etken olmuştur. Demirin dekoratif amaçlı işlenmesi gibi çağın getirdiği şartlar sanatla birleştirilmiştir. Art Nouveau mimarlığa farklı bir boyut kazandırmış, barınmanın ötesine geçmiştir. Seri üretimin aksine el emeği önem kazanmış, sanat adına süslemelerden sıkılan sanatçılar; mimari ögeleri ilişkilendirerek onları estetik bir forma bürümüş, iç mimari unsurların etkisiyle dekoratif hale getirmişlerdir.
Resim dalı yanında mimaride kendini gösteren Art Nouveau, mimaride fonksiyonel ve süsleme olarak demirin yapı malzemesi olarak kullanılmasını sağlamışır. Demir; metro girişlerinde, yapıların değişik bölümlerinde, günlük yaşam araç ve objelerinde hem fonksiyonel hem de süs olarak değerlendirilmiştir. Akım sayesinde mimaride yeni gereçler kullanma fikri doğmuş, yapı elemanlarının artistik bir değeri olabileceği savunulmuştur.
Demirin kullanımının yanı sıra Art Nouveau’nun karakteristiklerinden birisi de camın yoğun kullanımı, bunun bir sonucu olarak ışık ve aydınlatma çözümleridir. Aydınlatmanın önem kazanmasıyla cam pencerelerle aydınlatılan merdiven ya da hollerin merkez olarak yerleştirilen yeni bir mimarı plan yaratılmıştır. Art Nouveau deyince akla mozaik, demir, renkli vitraylar, masklar, asimetrik şekiller, kıvrımlar, fantastik ve doğadan ilham alınarak yaratılmış figürler geliyor. Akımın renkleri ise çoğunlukla koyu sarı, yeşil ve turuncu etrafında toplanıyor.
Toplumsal değişimin yansıması sayılabilecek bir durum olarak, klasisizme sırtını dönen Art Nouveau sanatçıları ilhamı öncelikle doğada aramışlardır. . Fin de siècle yani “yüzyılın sonu” sanatçıları ve yazarları sis ve loşluğu, parlak gün ışığına yeğledikleri dönemde, Darwin sonrası bir toplumda, tanrının varlığının sorgulanabildiği bir zamanda, insan ruhunun karanlık yanları ortaya çıkmaya başlamıştı.
19.yüzyılın sonlarında sanayileşmeye ve seri üretime bir tepki olarak doğan, el sanatlarını ve zanaati ön plana çıkarmayı merkez alan Art Nouveau, Birinci Dünya Savaşı’ nın başlamasıyla yerini Art Deco’ ya bırakmış, Bauhaus ekolünün başlamasıyla da modası geçmiş bir akım olarak anılmaya başlanmıştır.
Art Nouveau’ nun rüzgârı sadece 20 yıl esmiş olsa da kimi zaman önünden geçtiğimiz bir mimari eserde, Barselona’ yı Barselona yapan yapılarda, Lautrec’ in binlerce baskısı yapılmış afişlerinde karşımıza çıkıyor ve sahip olduğu özgün güzelliğine hayran bırakmaya devam ediyor.
Sitemizdek, diğer kültür sanat içeriklerine buradan ulaşabilirsiniz.