Sanat
Gian Maria Tosatti’nin “Kalbim Ayna Gibi Boş – İstanbul Bölümü” Enstalasyonu Ziyarete Açılıyor
2015 yılında ArtReview tarafından, kendi jenerasyonunun en ilginç 30 sanatçısı arasında gösterilen Gian Maria Tosatti’nin Моє серце пусте, як дзеркало – одеський епізод, Kalbim Ayna Gibi Boş – İstanbul Bölümü başlıklı enstalasyon sergisi, 3 Mayıs Pazartesi günü Tarlabaşı’nda ziyarete açılıyor!
The Blank Contemporary Art (Bergamo) ve Depo (İstanbul), İtalyan Kültür Merkezi (İstanbul) işbirliğiyle gerçekleşen proje, İtalyan Kültür Bakanlığı Çağdaş Yaratıcılık Genel Direktörlüğü’nün, İtalyan çağdaş sanatının uluslararası tanıtımını amaçlayan İtalyan Konseyi (7. edisyon, 2019) programı tarafından destekleniyor. Gian Maria Tosatti’nin güncel sanatsal araştırmasının tamamını kapsayan Kalbim Ayna Gibi Boş (מייַן האַרץ איז ליידיק ווי אַ שפּיגל) adlı yeni projesinin Katanya, Riga, Cape Town ve Odessa bölümlerininin ardından gelen İstanbul Bölümü’nün küratörlüğünü Devrim Kadirbeyoğlu ve Antonello Tolve üstleniyor. İstanbul’un son 20 yılda geçirdiği dönüşüme odaklanan ve Tarlabaşı’nın ortasında yer alan büyük bir Art Nouveau binanın içinde kurulan Kalbim Ayna Gibi Boş – İstanbul Bölümü başlıklı enstalasyon sergisi, 3 Mayıs – 4 Haziran 2021 tarihleri arasında ziyaret edilebilecek.
Kalbim Ayna Gibi Boş (מייַן האַרץ איז ליידיק ווי אַ שפּיגל), Gian Maria Tosatti’nin güncel sanatsal araştırmasının tamamını kapsayan bir proje. Tosatti’nin araştırma odağında demokrasi krizi ve bunu takiben Perikles döneminde Atina’da doğan Batı Medeniyeti’nin giderek silinmeye başlaması yer alıyor. Sanatçı 2018’de başladığı yolculuğunda, çağın karmaşıklığını sergilemek için birçok şehir ve ülkeyi dolaştı. Bu sürecin bir parçası olarak ürettiği her yapıt, rüya, kehanet ve gerçekliğin birbirinden ayırt edilemediği görsel bir romanın bölümlerini oluşturuyor.
Gian Maria Tosatti, projesinin Katanya, Riga, Cape Town ve Odessa bölümlerininin ardından gelen İstanbul Bölümü’nü bölgede yürüttüğü beş yıl süren araştırmaları sonucunda geliştirdi. Bu yolculukta topladığı birçok ipucu bir araya getirilerek güçlü bir görsel hikâyeye dönüştürüldü.
İstanbul, son 20 yılda Avrupa’nın en etkileyici ekonomik büyümelerinden birini gördü. Sürekli hareket halinde olan şehre, birkaç sene içinde yüzlerce gökdelen ve birçok finansal bölge inşa edildi. Geniş beton alanlarla kaplanan ve tarihi semtler üzerinde yükselen yatay ve dikey düzlemdeki çarpıcı büyümenin ötesinde, emlâk spekülasyonu araziyi kemiren ve içinde yaşayan toplulukları bölen bir etki yarattı. Yeni evler ve yeni iş yerleri, gitgide daha fazla şehrin çeperlerine itilen eski mahalle sakinleri için çok pahalı. Camdan ve çelikten, dökme demir ve mermerden yapılan yeni İstanbul, hayalet bir şehir. Yeni binalar çoğaldıkça eski mahalleler yüzlerce yıllık geçmişleriyle birlikte tarihe karışıyor. Çoğunlukla Kürtlerin yaşadığı bir bölge olan Tarlabaşı ise uzun zaman önce ölüm fermanı imzalanmış bir semt. Tarlabaşı her köşede koşturup oynayan çocuklarıyla şehrin en yaşam dolu bölgelerinden biri. Napoli’nin savaş sonrası dönemine oldukça benzeyen bu bölge, her gün yeni bir şehir ve toplum fikri sunmaya devam ediyor. Buradaki yıkımın kademeli ilerleyişini ve sınırlarını takip etmek, son 20 yılda ülkede gerçekleşen değişimi gözlemleyebilmek için de imkân sağlıyor.
Sanatçı yapım sürecinden, “Ekibimle birlikte Tarlabaşı’nda yaşamak hepimiz için çok güçlü ve sancılı bir deneyim,” diye bahsediyor. “Kayan bir yıldızı izlemek gibi. Enstalasyonu kurduğumuz bina sanki bir gözlem evi ve onun sunduğu ayrıcalık sayesinde bu yıldızın son ışıklarını görüyor gibiyiz. Yaptığımız bu çalışmayla şiirin gözü kara yaşam gücü, önümüzde büyümekte olan çöle karşı bir zıtlık yaratıyor.” Enstalasyon Tarlabaşı’nın ortasında yer alan büyük bir Art Nouveau binanın içinde kuruluyor. Binada yaşayan tek kişi, sağır bir kızdır ve ziyaretçiler içeri girdiklerinde bu zamandışı yerde, bütün dünyasını, evini kuşatan kapitalizmin gürültüsünü duymaksızın kendi başının çaresine bakmayı öğrenmiş birinin basit yaşantısıyla karşılaşırlar. Bu kız gürültüyü duymuyor olmasına rağmen, dışarıda gümbürdeyen tehdidi, etrafındaki camların titremesiyle hissetmektedir. Bütün camlar çatlamıştır ve pencerenin yanında eski bir gramofon vardır. Kız, gramofonun sesindeki uyumlu titreşimlere, dışarıdaki matkap ve kazı aletlerinin öfkesini dindirecek bir tür dua gibi tutunmaktadır.
İstanbul Bölümü, Kalbim Ayna Gibi Boş projesinin iki parçasından biri olan Diptych of the Trauma (Travmanın Diptiği) projesinin ikinci bölümünü oluşturuyor. İkinci parçayı oluşturan Odessa Bölümü Aralık 2020’de, Kateryna Filyuk ve Alessandra Troncone küratörlüğünde ve Izolyatsia Platform for Cultural Initiatives (Kültürel Girişimler için Izolyatsia Platformu) işbirliğiyle The Blank Contemporary Art tarafından sunuldu.
Gian Maria Tosatti’nin Kalbim Ayna Gibi Boş – İstanbul Bölümü başlıklı enstalasyon sergisi 3 Mayıs – 4 Haziran 2021 tarihleri arasında, Tarlabaşı’nda Ömer Hayyam Cad. No: 11 adresinde ziyaret edilebilecek. Ziyaretçilerin alana teker teker alınacağı sergiyi gezme süresi 20 dakika olacak.