Dizi
Emmy avcısı dizi: The Handmaid’s Tale
Margaret Atwood’un 1985 yılında yazdığı, Türkçesiyle ”Damızlık Kızın Öyküsü” adlı romanından uyarlama bir dram dizisi. Kitabın aynı zamanda 1990 yapımı bir film uyarlaması da bulunuyor. Dizi çıktığı sene büyük bir yankı uyandırmış ve tam 8 kategoride ödül alarak 69. Emmy ödüllerine damgayı vurmuştu.
- En İyi Senaryo
- En İyi Dram Dizisi
- En İyi Kadın Oyuncu
- En İyi Dram Dizisi Yönetmeni
- En İyi Görüntü (Bir Saatlik Dizi)
- En İyi Misafir Kadın Oyuncu(Dram)
- En İyi Kurgu (Kısa Dizi ya da TV Filmi)
- En İyi Prodüksiyon Tasarımı (Modern ya da Fantastik Dizi)
Dizi bir nükleer felaket sonrasında kadınların doğurganlıklarını kaybettiği bir distopyayı anlatıyor. Bu evren dizide amerikaya uyarlanmış. Gilead adıyla değişen hükümet tanrıdan bir ceza olarak kabul ettikleri doğum oranının düşüklüğü için yapılan bir rejimle birlikte doğurgan kadınları tespit edip onları komutan olarak bildiğimiz hükümet adamlarının evlerine tabiri caizse cinsel köle olarak gönderiyor. Dizinin ilerleyen sezonlarıyla birlikte bu rejimin nasıl adım adım hayata geçtiğini görüyoruz. Dizide her kesimin kendi görevi var. Erkek egemen bir distopyada her kadının belli bir görevi var. Komutanların eşleri kendi hayatlarına devam ederken, belli niteliklere sahip kadınlar eğitmen gibi teyze (aunt) sıfatıyla damızlıkları eğitiyorlar. Yaşça büyük ve doğurganlığını kaybetmiş diğer kadınlar ise hizmetçi olarak komutanların evlerinde çalışıyorlar. Distopyada kadınların çalışmayı bırakın, okuması ve yazması bile yasak. Ana karakterimiz June’un, damızlık adıyla Offred, ve çoğu kadının bu durumla mücadelesini de Offred’in ağzından izliyoruz.
Dizide renkler çok iyi kullanılmış. Herkes görevlerine göre tek renk kıyafetler giyiyor. Damızlıklar sadece kırmızı giyinirken, komutanların eşleri mavi, hizmetçiler ise gri renk giyiniyorlar. Efektler de dizide büyük bir rol oynuyor. Bir distopyaya uygun bir şekilde koyu renkler ağırlıkta kullanılıp, dizinin geçtiği evreni karamsar ve biraz da gotik bir havayla izliyoruz. Bu distopya Margaret Atwood’un “1980’lerde muhafazakâr kesim yönetimi ele geçirirse nasıl bir dünya olurdu?” sorusuyla yaratılmış. Bu nedenden dizide birçok dini öge görüyoruz. Yasalar ve kadının yeri bahsedilen din üzerine kurulup yasaya karşı gelmek dine de karşı gelmek sayıldığından cezalar oldukça ağır. Örneğin bir kadının kitap okuması parmağının kesilmesiyle cezalandırılıyor. Dizide özellikle başrol oyuncusu Emmy ödüllü Elisabeth Moss’un harika performansıyla sizi duygu selinin içine çekecek.
Dizinin ülkemizde şuanki dağıtımcısı Blu TV. Üç sezon olan dizinin dördüncü sezonunun yayın tarihi daha belli değil.
Dizinin ilk bölümüne buradan ulaşabilirsiniz.
Sitemizdeki diğer dizi yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.